
YOLA ÇIKIŞ
Siz değerli misafirlerimiz ile belirtilen noktalarda buluştuktan sonra yolculuğumuza başlıyoruz.
KULA-KULADOKYA-UŞAK-UŞAK MÜZELERİ-ULUBEY KANYONU-BULDAN-DENİZLİ OTEL
Yolculuğumuzun sonunda ilk durağımız olan ve 'Yanmış Arazi' olarak anılan KULA’ya varıyoruz. Türkiye’nin en genç volkanik sahalarından birisi olan Kula volkanlarının şöhreti antik Yunan Coğrafyacısı Strabon’un “Geographica” adlı eserinde Kula’yı “Katakekaumene” olarak tarif etmesinden beri iki bin yıldır artarak devam etmektedir. Tarihi dokusunu samimiyetiyle geçmişten günümüze kadar iyi bir şekilde korumuş Manisa’nın bu kendine has ilçesinin merkezinde Osmanlı’dan kalma dükkanlar arasında dolaşarak alışverişlerinizi yapabilir ve yöreye özgü yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Daha sonra ‘’Anıt Kent’’ Kula’nın içi içe geçmiş sokaklarında keyifli bir yürüyüşle, kimi restore edilmiş yaklaşık 400 yıllık rengarenk Osmanlı evleri arasında dolaşırken tarihe tanıklık eden birbirinden güzel yapıları keşfediyoruz. Yürüyüşümüzün sonunda, Türkiye’nin ilk ve tek Unesco Jeopark’ı ilan edilen Kula Volkanik Jeopark’ı içerisinde bulunan KULADOKYA bölgesine geliyoruz. Kapadokya’da bulunan peribacalarına benzerliğinden dolayı bu ismi alan şiddetli sağanak ve kuvvetli rüzgarların, gevşek yapılı kayaları aşındırması sonucu oluşmuş jeomorfolojik şekiller arasında dolaştıktan sonra bir sonraki durağımız olan UŞAK’a gidiyoruz. Uşak Müzesi’nde Karun Hazinelerini görüp Uşak Halı Müzesini geziyoruz ve son olarak Uşak Atatürk ve Etnografya Müzesi gezilerimizi yapıp; Ulubey ilçesi sınırları içerisinde, ABD deki Arizona Eyaleti sınırları içerisinde bulunan Büyük Kanyon'dan sonra dünyanın en büyük 2. uzun kanyonu olan Ulubey Kanyonu’na gidiyoruz. Bugüne kadar bilinmeyen kanyon, Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyondan oluşmaktadır. Ulubey çayı, bütün kanyonu adeta saklı bir cennete çevirmiştir. Burada 2015 yılında kurulmuş olan 135 m2 büyüklüğündeki cam seyir terasından kanyonun eşsiz görüntüsünü izliyoruz ve fotoğraf molası veriyoruz.
Bu etkileyici kanyon gezimiz sonrası dokumaları ile Dünya'ya nam salmış, aynı zamanda da tarihi dokusunu korumuş ilçelerimizden biri olan Buldan gezimize başlıyoruz. Buldan'ın önemli simgelerinden biri de Evliyazadeler Konağıdır. Daracık bir sokak içinde, bitişiğinde yine bir tarihi evle birlikte misafirlerini selamlayan konağa girer girmez kendinizi Buldan dokuması ürünlerinin içinde buluyorsunuz. Buldan'ın kuruluş yıllarına tanıklık eden bu tarihi mekan, tüm asaleti ile Buldan'a gelen misafirleri ağırlıyor. Buldan’da vereceğimiz serbest zamanda dileyen misafirlerimiz alışveriş yapabilir. Bu keyifli gezimiz sonrası akşam yemeğimizi almak ve konaklamamızı gerçekleştirmek üzere otelimize gidiyoruz.
PAMUKKALE (TRAVERTENLER-KLEOPATRA HAVUZU-HİERAPOLİS ANTİK KENTİ-APOLLON TAPINAĞI-KIZILSU) - LAODİKYA ANTİK KENTİ - CANKURTARAN (ÖĞLE YEMEĞİ TANDIR) - TEKSTİL - ONİX TAŞI ATOLYESİ – KARAYAHIT – DENİZLİ OTEL
Sabah otelde alınan kahvaltının ardından doğal güzelliği ve bembeyaz, estetik görünüşüyle bizleri hayran bırakan Pamukkale Travertenleri’ne gidiyoruz Travertenler yer altından çıkan şifalı sular içinde bulunan kalsiyum karbonatın çökelmesiyle önce jel halini alır, sonrasında da sertleşerek bembeyaz travertenleri oluşturur. Muhteşem Denizli manzarasına bakarak terastaki şifalı sularda yürürken eşşiz fotoğraflar çekebilirsiniz. Ardından sular altında sütunların olduğu ve eski çağlarda şifalı olarak anılan Kleopatra havuzunu geziyoruz. Sonrasında Apollon Tapınağı ve onun yanında yer alan Cehennemin giriş kapısı olarak anılan Cin deliği’ni de görüp, ardından Anadolu’nun en büyük antik mezarlığını içinde barındıran Hierapolis Antik Kenti’ni de rehberimiz eşliğinde geziyoruz. Burada göreceğimiz yerler arasında; Roma Hamamları, Gymnasium, Büyük Kilise, Antik Havuz, Apollon Tapınağı, Nymphaeuma (Anıt Çeşme), Antik Tiyatro, Sütunlu Cadde, Bizans Kapısı, Roma Zafer Kapısı, Nekropol alanları olacaktır. Antik kent gezimizi bitirip Pamukkale’nin hemen yanında bulunan bilimsel olarak çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği ispatlanan Kızılsu’yu ziyaret ediyoruz. Ardından Hıristiyan Tarihinin önemli bir parçası ve antik kenti Laodikya’yı göreceğiz. Laodikya ziyaretimizden sonra Cankuran’a gidiyoruz, dileyen ve kuzu tandır yiyoruz. Daha sonra tekstil alışverişi molası vereceğiz. Turumuza yarı değerli taş gurubunda olan bir Onix Taşı atölyesini ziyaret ederek devam ediyoruz. Oldukça hoş bir görünüme sahip bu taş aynı zamanda alternatif tıpta şifa amaçlı da kullanılmaktadır. Son olarak ülkemizin kaplıca bakımından en zengin yerlerinde biri olan Karayahıt’ı gezerek turumuzu tamamlıyor, akşam yemeğimizi yemek ve dinlenmek üzere otelimizde dönüyoruz.